| Türkçe | Almanca |
| mutlu | glücklich {adj} |
| mutfak rendesi | Reibe {f} Reiben {pl} |
| talihsiz, mutsuz | unglücklich {adj.} |
| Armut dibine düşer | Der Apfel fällt nicht weit vom Stamm {rdw.} |
| memnun, mutlu, sevinçli | froh {adj} |
| mutlu etmek, sevindirmek | erfreuen {vt} (jemanden) |
| beklemek, ummak, umut etmek | erwarten {vt} |
| sade, mütevazi (kişi, ev) | einfach {adj} |
| yüzünden okunmak (öfke, mutluluk) | etwas steht jemadem im Gesicht geschrieben [rdw] |
| memnun etmek, sevindirmek, mutlu etmek | freuen {vt} |
| birşeyden memnun olmak, sevinmek, mutlu olmak | freuen {vi} (sich) |
| bir ziyaretle anne babayı mutlu etmek, sevindirmek | Die eltern mit einem Besuch erfreuen {vt} |
| gelecekte başarı ve mutluluk dilemek için söylenir | toi toi toi ! |
| ümit vaat eden, ümüt verici, daha olumlu (yöntem vb) | vielversprechend {adj} |
| birşeyi, bir işin tamamlanması için mutlaka gerekli olmamasına rağmen, yapılan iş tam olsun diye ele almak, dahil etmek | der Vollständigkeit halber |