Türkçe | Almanca |
ağız | Maul {n} Mäuler {pl} |
kağıt | Papier {n} Papiere {pl} |
Ağustos | August {m} |
ortaçağ | Mittelalter {n} |
bağlı olmak | abhängen (von +Dat.) |
estağfurullah | Gern geschehen |
ağız kenarı | Mundwinkel {m} |
ayak parmağı | Zehe {f} Zehen {pl} |
dağ sıçanı | Murmeltier {n} Murmeltiere {pl} [zool.] |
sakız (ağaç) | Mastix {m} Mastik {m} |
göz yuvarlağı | Augapfel {m} Augäpfel {pl} |
dinmek (yağmur) | aufhören {vi} |
aşagıya indirmek | abhängen (von +Dat) |
Bacağını kırdı | Er hat sich das Bein gebrochen |
düşmek (aşağı) | fallen {vi} |
çağa uygun olarak | zeitgeisty {adj} |
ağzından laf almak | entlocken {vt} (jemandem etwas) |
yokuş aşağı kayak | Abfahrtslauf {m} |
bağırarak konuşmak | schreiend sprechen |
Dikkatimi dağıtma ! | Lenk mich jetzt nicht ab! |
ağzını iyice açmak | den Mund aufreißen |
özür, bağış dileme | Abbitte tun, Abbitte leisten |
Yeni Zelanda papağanı | Kaka {m} [ornith.] |
Bu tamamen size bağlı | Das hängt völlig von Ihnen ab |
fiziksel bağımlılık | psychische Abhängigkeit |
kulakları sağır eden | ohrenbetäubend {adj} |
kabaca, aşağı yukarı | grob {adj} |
file ilmiği, ağ gözü | Siebweite {f} |
kokain bağımlılığı | Abhängigkeit von Kokain |
işin kaymağını yemek | absahnen |