Türkçe Almanca
kötülükBosheit {f} Bosheiten {pl}
itici, kötüabstoßend {adj}
kötü kokulu havaMief {m}
bulmak (iyi kötü vb)finden {vi} {vt}
başarısızlık, kötü işFlop {m}
ben bunu çok kötü buluyorumdas finde ich sehr schlecht
bugün herşeyim kötü gidiyorHeute geht mir alles schief.
kötü alışkanlıklar edinmeksich schlechte Gewohnheiten zulegen (dat.)
yedek akçe, kötü gün parasıRücklage{f} Rücklagen {pl}
kötü alışkanlıklarını bırakmakschlechte Gewohnheiten ablegen
kötüleşmek, gerilemek (performans vb)abfallen {vi}
çok kötü derecede (korku, açlık vb)entsetzlich {adj}
Kardeşinin üzerinde kötü bir etkisi varEr hat einen schlechten Einfluss auf seinen Bruder
ileriye dönük iyi ya da kötü belirti, işaret Vorzeichen {n}
Hastalar kedilerini kötü bakılmış hissediyorlarPatienten fühlen sich schlecht versorgt
çirkin, kötü görünüşlü hayvan, hilkat garibesiScheusal {n} Scheusale {pl}
kötü bir şeyi affetmek, bağışlamak, çoktan unutmakvergeben und vergessen
Eger bir resmi kurumda kötü muameleye maruz kalırsanız Wenn Sie in einer Behörde schlecht behandelt werden
Bu kadar kötü bir sonuç düşünemezdim, tahayyül edemezdimIch konnte mir so ein schlechtes Ergebnis nicht vorstellen
birisini kötü etkilemek, kötü etki bırakmak (davranış vb)abfärben {vt} (jemanden)
birisine, bir şeye nispeten oranla daha kötü olmak, geri kalmakabfallen {vi} (neben, im Vergleich zu, gegenüber)
Hava kötüydü buna paralel olarak ortam (haleti ruhiye) de iyi değildiDas Wetter war schlecht und die Stimmung entsprechend war nicht gut
Cevirilerde Örnek ara