| olur olmaz | auf Schritt und Tritt |
| ölüm anı | der Zeitpunkt des Todes |
| kolunu yakmak | sich den Arm verbrennen (dativ) |
| galibiyet golü | Siegtor {n} |
| ölünceye kadar | bis in den Tod |
| herşey yolunda mı ? | Alles in Ordnung? |
| ölü, canlı olmayan | tot {adj} |
| Bölüm, etap, kısım | Etappe{f} Etappen {pl} |
| Birisinin yolunu kesmek | Jemandem den Weg abschneiden |
| büyük fark oluşturmak | viel ausmachen |
| hızla, tempolu bir şekilde | im Sauseschritt |
| yön verici, trend oluşturan | richtungsweisend {adj} |
| derince içine çekmek, solumak | inhalieren {vt} |
| Bir kaptaki sıvı doluluk oranı | Füllstand{m} |
| Etap, yarışmaların bir bölümü | Etappe{f} Etappen {pl} |
| topa dokunmak ve yolundan saptırmak | den Ball abfälschen |
| Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak | Vom Regen in die Traufe kommen {rdw.} |
| koparmak (birisinin elini, kolunu vb) | abnehmen (jemandem etwas) |
| yazmak, text oluşturmak, yazıya dökmek | abfassen {vb} |
| rayına oturtmak, düzeltmek, yoluna koymak | anbahnen {vt} |
| ölü gibi susmak, kesinlikle sır vermemek | schweigen wie ein Grab |
| bu cilt kaşıntılarına yol açar, sebep olur | Das ruft Hautreizungen hervor |
| randevu en uygun ne zaman olur? ne zaman uyar ? | Wann passt der Termin am besten? |
| caddede oluşan sola ya da sağa dönüş trafiği | Abbiegeverkehr {m} |
| bir şeyin sonunu beklemek, oluncaya kadar beklemek | abwarten {vt} |
| yolu rotayı kontrol etmek için bir kez gidip gelmek | begehen{vt} | begehst, beging, hat begangen | Begehung {vt} |
| zorla yönünü çevirmek, yoluna gitmesine engel olmak | abdrängen {vt} (jemanden) |
| mobilyaların takılıp çıkarılabilen ek bölümleri | Anbauteil{m} Anbauteile {pl} |
| metallerde oksitlenme yanma vb nedenlerle oluşan kayıp | Abbrand {m} |
| ümit vaat eden, ümüt verici, daha olumlu (yöntem vb) | vielversprechend {adj} |