| Bein {n} Beine {pl} | bacak |
| Lügen haben kurze Beine | Yalancının mumu yatsıya kadar yanar |
| jemandem auf die Beine helfen | düşen birisinin ayağa kalkmasına yardım etmek |
| Er hat sich das Bein gebrochen | Bacağını kırdı |
| Steißbein {n} Steißbeine {pl} | kuyruk sokumu kemiği |
| jemandem ein Bein stellen {rdw.} | çelme takmak |
| jemandem ein Bein stellen {rdw.} | işine engel olmak, zor duruma sokmak, çomak sokmak |
| sich kein Bein ausreißen {rdw.} | sadece gerekli olan neyse onu yapmak, fazlasına uğraşmamak |
| wieder auf den Beinen sein {rdw.} | hastalıktan kurtulmak, iyileşmek, ağaya kalkmak |