Almanca | Türkçe |
brechen{vt} | kırmak |
brechen{vt} (sich etwas) | bir yerini kırmak |
abbrechen | durmak, kesilmek (ilişki, kontak) |
abbrechen{n} Abbrechen | bricht ab, brachte ab, hat abgebrochen | durma, kesilme, hata yüzünden iptal olma, patlama (bilgisayar programı) |
abbrechen | durdurmak, kesmek, son vermek (tedavi, grev, araştırma) |
abbrechen[Schwangerschaft] | sonlandırmak |
Eid brechen | yemini bozmak |
Code brechen | kodu kırmak, çözmek (şifre vb) |
Rekord brechen | rekor kırmak |
Stille brechen | sessizliği bozmak |
einbrechen {vi} | hırsızlık yapmak, çalmak için bir yere girmek |
einbrechen {vi} | çökmek (çatı vb) |
einbrechen {vi} | başlamak (gece vb) |
Schweigen brechen | sessizliği bozmak |
Widerstand brechen | direncini kırmak |
den Zauber brechen | büyüyü bozmak |
ins Eis einbrechen | buz kırılıp suyun içine düşmek |
Hereinbrechen {vi} | Aniden başlamak, bastırmak (yağmur, karanlık) |
Versprechen brechen | sözünü tutmamak |
die Schule abbrechen | okulu bırakmak |
in ein Haus einbrechen | eve girmek (hırsızlık) |
alle Brücken abbrechen[übtr.] (hinter sich) | gemileri yakmak |
ein Gespräch abbrechen | konuşmayı yarıda kesmek |
mitten im Satz abbrechen | lafı yarıda kesmek |
beim Einbrechen der Nacht | gecenin başlangıcında |
einen Ast vom Baum abbrechen | ağacın dalını kırmak |
eine Rettungsaktion abbrechen | kurtarma operasyonunu yarıda bırakmak |
Er hat sich das Bein gebrochen | Bacağını kırdı |
Ich hätte mir die Nase brechen können | Burnum kırılabilirdi |