| nereden | woher {adv} |
| vücut, beden | Körper {m} Körper {pl} |
| neden, niçin ? | warum ? |
| Adını listeden silmek | Den Name von der Liste streichen |
| kulakları sağır eden | ohrenbetäubend {adj} |
| Bir kereden bir şey olmaz | Einmal ist keinmal {rdw.} |
| Geçerli sebep, haklı neden | Veranlassung{f} Veranlassungen |
| bedensel bitkinlik, yorgunluk | Strapaze{f} Strapazen {pl} |
| daha az önem arz eden problem | ein nachrangiges Problem |
| sebep, bir şeyin gerçek nedeni | die eigentliche Ursache (für etw.) |
| aniden, apansız (haber vermeden) | abrupt {adv} |
| öfkeden kudurtmak, çıldırtmak | jemanden in Wut versetzen [rdw.] |
| çiğnemeden hızlı hızlı yemek | hinunterschlingen (Essen) |
| Baştan aşağıya, tepeden tırnağa | Vom Scheitel bis zur Sohle {rdw.} |
| düşünmeden aceleyle verilmiş söz | unüberlegtes Versprechen |
| ruhen bedenen iyi durumda, sağlıklı | wohl {adj} {adv} |
| hemen akabinde, ardından, ara vermeden | im Anschluss an etwas |
| nedeni tam anlaşılamayan bir korkuya sebep olan | unheimlich{adj} |
| iyice düşünmeden, aceleyle yapılan (karar, cevap) | vorschnell {adj} |
| metallerde oksitlenme yanma vb nedenlerle oluşan kayıp | Abbrand {m} |
| ümit vaat eden, ümüt verici, daha olumlu (yöntem vb) | vielversprechend {adj} |
| aklını çelmek, vazgeçirmek (bir plandan düşünceden) | abbringen {vt} (jemanden von etwas) |
| çok sinirlenmek, kızmak, öfkelenmek, köpürmek, öfkeden kudurmak | vor Wut kochen [rdw.] |
| çığ vb engelle etraftan çevreden izole olmak, bağlantısı kesilmek | abschließen {vt} (jemanden/etwas von etwas) |
| çiselemek, inceden yağmak, serpiştirmek, yavaşça yağmak (kar, yağmur) | rieseln {vi} (Schnee, Regen) |