| bu onun kitabı | das ist sein Buch |
| kanunsuz, illegal | illegal {adj} |
| en sonunda, nihayet | schließlich {adv} |
| Kanunları uygulamak | das Recht vollstrecken |
| Kanunda fiil ehliyeti | Handlungsfähigkeit{f} |
| konsantrasyonunu bozmak | ablenken{vt} | lenkte ab | ablenkte | hat abgelenkt |
| saat, günün 24 te biri | Stunde {f} Stunden {pl} |
| memnun, mutlu, sevinçli | froh {adj} |
| kanunsuz iş, illegal iş | illegale Arbeit |
| onun gelecekteki karısı | seine zukünftige Ehefrau |
| Bunu duyduğuma sevindim | Ich bin froh, das zu hören. |
| onun (erkek tekil şahıs) | sein |
| doğum günün kutlu olsun! | Alles Gute zum Geburtstag! |
| onun çılgın fikirleri var | Er hat verrückte Ideen |
| Şans oyununda 1000 Euro kazanmak | Beim Glücksspiel 1000 Euro gewinnen |
| arabayı kapının önüne getirmek | vorfahren{vt} | fährst vor, fuhr vor, ist vorgefahren |
| doğru eninde sonunda ortaya çıkar | Es wird sich schon finden |
| salonun ortasında, orta noktasında | In der Mitte des Saales |
| memnuniyetsiz, hoşnutsuz, tatminsiz | unzufrieden {adj} (mit) |
| memnun etmek, sevindirmek, mutlu etmek | freuen {vt} |
| kurtarma operasyonunu yarıda bırakmak | eine Rettungsaktion abbrechen |
| onun geleceğine arabamı bahse koyarım | Ich wette mein Auto, dass er kommen wird |
| bunun dışında, buna ek olarak, ayrıca | außerdem {adv} |
| ondan sonra, bunun üzerine, bundan ötürü | daraufhin |
| hareketli bir şeyin yönünü değiştirmek | ablenken{vt} | lenkte ab | ablenkte | hat abgelenkt |
| ulu orta, herkesin gözü önünde, açıktan | allem Anschein nach |
| birşeyden memnun olmak, sevinmek, mutlu olmak | freuen {vi} (sich) |
| Bunun ne kadar zor olduğunu, yerinde görebildim | Ich konnte mir vor Ort ein Bild davon machen, wie schwierig es ist |
| Malın kusurunun satıcı tarafından giderilmesi | Nacherfüllung{f} |
| Kanunları bilmemek ceza almamaya bahane değildir | Unwissenheit schützt vor Strafe nicht |